19 Şubat 2016 Cuma

İK Zirvesi güzel de Bizim Blolggerlar Fena Yav...

İşin özü zirve güzeldi.

Ana oturumlardan ziyade paralel oturumları tercih ettim.
Aferin keltoş'a gayet iyi iş çıkarmış.

Bloggerlara gelince;
Bıyıklısından, küpelisine, uzundan kırmızılı ablaya vay be kardeşim dedim... yarıldım da yarıldım. Kiminizi sevdim kiminizi sevmedim. Nedenini bilmiyorum ama bazılarınıza fena kıl oldum.
(Manyağım ben. İnsanların tipine bakar kıl olurum.)

Soru; kaçınız +5000 personelli şirket de ik yöneticisisiniz?  Kaçınız 3 kıtada 5'den fazla ülke gezdiniz?

Yaşınız kaç ? 3-5 senede neyi gördünüz de neyi yaşadınız da neyi paylaşıyorsunuz.

Kapanış

Paylaşın güzeldir, ama havalara girmeyin.


  

15 Şubat 2016 Pazartesi

İK Blog' u mu?

Evet yavrum ik blogu ....

Şımarık beyaz yakalılara tepki olarak doğmuş, söven bir yayın organı.

İş gücü analizi yapacak derecede iyi bir mühendis, işe alım da yeteneklerini kurumuna kazandıran bir işe alımcının sövme defteri. Ha bunları insanların yüzüne de söylediğim için yayınlarım biraz kıt kalıyor. 

Öyle canımlı - cicimli  paylaşımlar ile "ik blogger" 'ı olunmuyor.

Beylik lafları paylaşarak da ik bloggerı olunmuyor.

İşin özü; vakit yok ağalar, vakit olsa azıcık işten paylaşacağım. vakit yok. vakit.

Vakit olsa 250 kişilik fabrikanın, 5000 kişilik holdingin iş gücü kriterlerinin belirlenmesi aşamalarından bahsedeceğim. Nasıl iş gücü ihtiyaç analizi ve norm kadro çalışması yaptık. (3 Mühendis ile; 1 İK'cı mühendis, +2 Endüstri mühendisi + "0" danışman fabrika projesi için... diğerinde danışman kullandık o kadar da değil. Hemde danışmanların babasını kullandık.)

Hatta 5000 kişiyi aşan şirketimizden iş yapısını organizyon dizaynını, görev tanımı ve yetki matrislerinin oluşum aşamalarını anlatacağım ama vakit yok.

Vakti geçtim artisliğin yeri yok.

Biz de sövüyoruz.

Şımarık beyaz yakalılar biraz birlik olun. Birbirinizi düdüklemeyin!

15 Aralık 2015 Salı

Tutturmuşsunuz Kültür Diye...

Kültür nedir? 

Kültür bir işyerindeki bütün stratejileri alt üst edip sikip atan olgudur.
Yeteneğin, yetkinliğin kısaca her türlü değerin anasını beller. 

İşe alım yaparken bu adam kültürümüze uygun değil derler,
Terfi de bu adam kültürümüzden değil derler,
Küçülmede ilk önce bizim kültürümüzden olmayanları çıkartalım derler.

Kültürü başarı kültürü olmayan her işletme siyasi yandaşlığı bitince (sadece şuan için değil tüm dönemler için geçerli, sağcı-solcu-dinci farketmez) başarısını yitirecektir.

Kültür ;

Bilgi birikimi ve yeteneği olmayan işletmelerin sığınağıdır. 

Anlamayan var mı?

Alayınızın .... , yok yok, Alayınızın patronuna selam ederim.

20 Ekim 2015 Salı

İş Yerindeki Bölüm Sonu Canavarları



O şanslı sperm hücresinin zaferinin tuhaf hikayesinin başlangıcından sadece bir kesit paylaşacağım. Er ya da Dişi hepimizin bu döngüden geçtiğini varsayarak yazıyorum.

Hatırlarmısınız? 

Y kuşağı olarak commodore 64, amiga ardından 286 - 386 - 486, 133 -166 mmx... makinalarında oyunlar oynamış, uykusuz kalmış, klayve, joystik kırmışızdır. Geçmiş güzeldi , cam şişede pepsi annenin yaptığı patlamış mısır ile harman olup komşu çocuğu ile bir güzel yenirdi. Akşam saatlerinde işten dönen babanın korkusuna bilgisayarlara ara verilir, uslu çocuk olunurdu. Sonra komşunun çocuğu evine giderdi falan filan işte. Günlerden hafta sonu ise babadan binbir türlü izin alınıp geç saatte yatılır, tv'de keyf yapılırdı; Dünyalar savaşı izlenirdi. Sabah ise birden oluverirdi. 

Hey gidi içine ettiğimin geçen yılları. Ulan geçmeyeydinizde mutluluğumuzu bize bırakyadınız olmaz mıydı?

Derken geç zaman git zaman sınavların olduğu o yarrak ötesi zamana gelindi. İşte bizim nesil ilk orada gerçek hayatın bölüm sonu canavarlarını test etti. Devlet burslu yatılı okul sınavı, anadolu liseleri sınavları. Kazanırsan harika bir eğitim alıp can kardeşlerinle istikbali parlak olarak yaşayacaksın. Kazanamaz isen düz orta okul - lise buralarda köşe başlarında kalacaktın. Ne oldu harbiden? Save game, Load game yok idi. İşte burada ben sıçtım. Derken dersane + okul ve hatta üzerine spor yapıyorsan + spor takımı seni yamultuyordu. (Şimdi biraz plaza dili takılarak beyninizi sikeceğim affedin!) Level üzerine level atlasanda hayatın sana vermediği boş zamanla yıkılıyorduk... Ve nihayet o gıcık sınav vaktine gelmiş idik. İlk ciddi bölüm sonu canavarımızdı ÖSS! Girdik ama ne sikim bölümlere girdik. 10 matematik sorusu çözemeyip A.Ö.F. işletme okuyan arkadaş şirket yönetecekti ceo olacaktı adam işletmeci! Hevesi gursağında kalmasın diye yarrak bir sikim olamayacan azami satış danışmanısın diyemedim ona. (En iyi ihtimalle beynini kullanırsan muhasebecisin Lan dedim!) Pardon uzatmayım. Yarrak gibi mühendislik bölümü kazanıp yola devam ettik. Finaller de bölüm sonu canavarıydı, teorisyen hocalar da keza aynı! Ama artık tecrübeliydik. Geçtik gittik mezun olduk! ( Üniversite anıları ayrı birer konu) Ve Er kişiler için askerlik vakti idi. Geçer gider dediler, gerçekten geçti gitti! (Bu da ayrı bir konu)

Gel gelelim İş Arama sürecine, belkide hayatımız açısında big boss dediğimiz ilk ciddi rakibimiz idi. Mülakatlarda ne giyilir. Ne denir bilmiyorduk? Karşımızda IQ 50-70 arası işe yaramaz sadece güzel giyinmiş, güzel kokan bir aptal geldi. Form doldurttu. Bizi neden terich ettiniz? Sizi neden tercih edelim? Zayıf yönleriniz nedir? (Bu soruya çok güzel cevap verebilirdim ama neyse...) gibi abuk birkaç soru sordu. Ne imiş MT için ön mülakat süreciymiş. Aradan vakit geçti sıra geldi zeka testine ee tabi mühendis adamız 10 dakka sürmedi. Sonra ingilizce sınavı! O kadar frp, rpg boşuna mı oynadık. FPS'cimiyim ben lan lavuk? Onu da 10 dakkada yaptık? Son olarak bir mülakat daha derken yarrak gibi iş teklifini elimize tutuşturuverdiler.  Be amına koduklarım asgari ücretin 400 tl fazlasına domalacaksın diyorlardı. Biz de kızdık yurt dışına göç ettik! Göçmez olaydık!

Veee artık iş dünyasındayız! İşte dananın kuyruğu burada koptu. Yurt dışı dönüşü +1 sene Plaza geriye kalan + 6 sene saha+ofis+holding merkez binalarında çalıştık. Her yönetici ayrı basiretsiz resmen oyun bug'ı gibi damage işlemiyor. Cheat ile geçebiliyorduk. Ve analdım iş yerindeki bölüm sonu canavarları hayat süreçlerimizdeki tecrübelerimiz ile geçilmiyordu. Siyaset desen var. Yalakalık dersen var. Yeteneksizlik dersen var! Peki sen nasıl o koltuğa oturdun o zaman!Ya biri bu soruyu cevaplasın! Daha kendini yönetmekten aciz takıntılı antiorgazmik yaratıkların nasıl bu konumda olduklarını anlamak epey güçtü? (halen anlamadım)

Sonra kendi kendime dedim ki ? Kalk gidelim iskoçyalı; biz big boss yeneriz ama yazılımı değiştiremeyiz. Bunu yapsa yapsa Matrix'in Neosu yapar dedik. İşte o an tak etti kafama! Sistem en büyük bölüm sonu canavarı!İş yerindeki abuk yöneticileri yani bölüm sonu canavarlarını devirmemiz için önce sistemleri devirmemiz gerekiyor! İlk işimiz sağlam bir sistem ve süreçle iş yapacak ortamı yaratmaktır. Aksi halde damage/hasar işlemeyen abuk yöneticinin bize önsevişmesiz kamasutra pozisyonlarını tattıracağı gerçeğini unutmamalıyız.

Devamını sonra yazacağım. 


 

11 Aralık 2014 Perşembe

Mülakatlarda sıçmama rehberi



Nasıl sıçmayalım bre zındık...

Öyle giriş gelişme ve sonuç içeren bir yazı arıyorsanız siktirin gidin edebi makaleler okuyun.

Bugün mülakatlarda sıçmayı engelleyecek bir kaç ipucundan bahsedelim istedik...

Öncelikle uygun giyinin, traş olup bebek götü gibi parlamayın, berbere sakalınızın bakımını yaptırın.
Mevsime uygun bir takım elbise seçin; kışın ortasında krem rengi, açık parlak renk gri ile görüşmeye gitmeyin...

Görüşmeye vaktinde gidin! (Yok sa iner ya da ıslaklığı geçer... bilmem anlatabildim mi?)
(Aaa ne ayıp şey yazmış bu küfürbaz İK)

Kesinlikle randevunuza 1 saat önceden gitmeyin gıcık olurular, hele ki öğlen görüşmesine sabah vaktinde gideyim demeyin... (Izdırabınızı sikeyim diye küfür yemek istemiyorsanız dinleyin.)

Mülakat esnasında...

Adam/Karı size soruyu sordu, kıvırtmadan, dolaylamadan cevap verin.

(Adama/Karıya neden işten ayrıldın veya neden ayrılmak istiyorsun diyoruz kezbana ya da apaçiye bağlıyor... Hayat hikayesi anlatıyor.)

(Onun yerine ücreti az, yöneticim ile anlaşamıyorum. Kıdem ortalaması çok yüksek terfi almam için epey beklemem gerek vs. söyleyin. Sikişten usanmış adama tutupta aşama aşama sikiş anlatmayın yani...)

Rol yapma sorularında ise sakın Bavyera Hatunları gibi "ıhhh liieee ohhhh" porno film rolü kesmeyin. Düzgün cevap verin. Kendiniz gibi cevap verin... Sen sabrisin trivera ortası açmayı denememelisin.
(Aman bu soruları soracak 3-5 İK'cı var ya da yok,  rahat olun)

(CV'YE SAKIN AMA SAKIN REFERANS İSTEĞE GÖRE VERİLECEKTİR YAZISINI EKLEMEYİN... Yazanın ızdırabını sikerim! )

İŞ İÇİN NEDEN UYGUN OLDUĞUNUZU TEKRAR TEKRAR ANLATMAYIN...

Gelelim ücret beklentisine

Mantıklı olun... amcıklık ya da yaraklık yapmayın 3500 alıyorsanız 1000 tl den daha fazla bir ücret farkı talep etmeyin...

Bitişte ise sakın ama sakın nasıldı diye kezban düdüklemiş 2. millisini olmuş, özünde iyi aile çocuğu olan taze oğlan sorusunu sormayın...

Hadi bakalım kolay gelsin.

Patronlarınıza selam söyleyin...

Hele Sen gözlüklü en çok selamı sen söyle.!!!



2 Aralık 2014 Salı






Yazasım kaçtı ama sövesim var...

Kimlere söveceğim...

  • Saatlerce yazıcıyı işgal edenlere
  • Mesai saatinde dizi - film izleyen veya oyun oynayan ben çok rahatım mesajı verenlere
  • Saatlerce çalışıp ortaya çıkardığın işe fotodaki bakış açısıyla bakan yöneticiye
  • Bulunduğu konumu kendi daşşağından çok tarikatına , cemiyetine borçlu olan herkese
  • Akşam sevişip işe boynu morarmış, bunuda sürekli ifşa eden  fırlama bey çalışana da sövüyorum...
  • Akşam sevişip ayak parmağındaki ojesi çıkan, dalgın dalgın etrafa bakan gecesini unutamamış çıtır ablaya da sövüyorum...
  • Mesai bitsede akşam kop kop yapalım diyen çalışana sövüyorum...
  • Grup çalışmalarında ortaya rokko siki gibi çıkıp ben yaptım diyen çalışma arkadaşına acayip fazla sövüyorum...
  • Bütün gün siyaset konuşan, patronla aynı cemaat veya cemiyetten olan torpilli adama da sövüyorum...
  • İş kolik olup, ayağı kopsa işe gelecek olan  menapoz ablaya ve andropoz abiye epeydendir sövüyorum...
  • Anadolunun bağrından kopmuş kezboşun ilk sevgili buluşundaki uçuş tavırlarıyla diğer hatuni şahanelere triplenip ortamın amına koymasına da kılım ve çok sövüyorum...
  • Mesai saatleri içinde namaza gidip yaklaşık 1 saat gelmeyen ve buna vicdan hürriyeti diyen sözde muhafazakar emmiye de sövüyorum..
  • Ramazan ramazan ipnelik olsun diye su içen, ay niye aç kalıyorsunuz diyen dallamaya da sövüyorum...
  • İşe gelirken ve işten çıkarken servisi bekletmeyi adet edinmiş am/yarak kafalılara çok çok çok sövüyorum...
  • Sürekli depresyonda olan iş arkadaşıma da sövüyorum...
  • Her gün karısını, kocasını arayıp rapor veren rapor isteyen çalışanlara acayip sövüyorum...

Kısaca alayınıza sövüyorum...



1 Aralık 2014 Pazartesi

Hepimizin Derdi Aynı Aslında: Performans Yönetimi!







Nasıl başlasam bilemiyorum, biz zavallı profesyonellerin performans konusudan oldukça hakkı yenilmiştir. Bunun başlıca sebepleri vardır. Çoğu zaman am/yarrak kafalı yöneticinin birkaç kritere takılmasının yanı sıra bizlerin de salaklıkları eklenince doğal olarak hakkımızın yenilmesi de kaçınılmaz olmuştur. 

Ne salaklığı lan diyeceksiniz? Ne salaklığıymış yazayım.

Birinci salaklığımız, anarşist ruhumuzla hareket ediyoruz, yöneticiye sebepsiz bir şekilde mesafeliyiz.(Sana ipnelik yapmayan göt bin yaşasın, her zamanda götlük yapmıyordur ya...) Yani yönetici ile iyi ilişki kurmak yalakalık değildir mantığı bizde işlemiyor. Sonra iletişim odaklı senden yeteneksiz arkadaşın performansta senin ebeni doğurtcağına bin pişman ediyor.

Pişmanım; bende iletişim odaklı olacağım... diye kezbanların yaşadığı ilk cunnilungus orgazmı gibi ağlama sakın... Heleki pişmanlıktan ağladım numaralarına hiç girme... 

Ihım hım... 

Nerede kalmıştık.

İkinci salaklığımızda kalmışız..

Evet salak gibi reklam yapamıyoruz böyle fıtratın ta çırasını sikeyim... Malesef mandingonun yarrağı gibi keşfedilmeyi bekliyoruz. İşimizin kalitesini göstermek ortaya çıkan işi övmek nedir bihaberiz. (Burayı kezbanla bitirmeyeceğim... )

Reklam yapamamızın nedeni taaa çocukluğumuza kadar dayanmaktadır. O konuya da başka zaman girsek iyi olur.

Gelelim sonuca; kuzucuklar elbette performansı değerlendirecek yöneticinin çok büyük önemi var. Skor kültürünün olmadığı bir yerde, reklamcı kazanır. (Gavur yukarda bir resim paylaşmış) Size tavsiyem karşı ne kadar reklam yaparsa yapsın, eğer ki işinizde düzgün iseniz, olumsuz geri bildirim almıyorsanız kesinlikle olumsuzluğa düşmeyin.



Son söz yöneticiye; 

Haticeye değil evladım, neticeye zamazingola. 

Alayınızın patronuna selam ederim...

Haaa birde Atasözü koyayım...

İş arkadaşınızın karakteri "Bay Ben Yaptım" , yöneticinizin de "Vay Adamım" karakteri ise sizlere geçmiş olsun arkadaşlar.