11 Aralık 2014 Perşembe

Mülakatlarda sıçmama rehberi



Nasıl sıçmayalım bre zındık...

Öyle giriş gelişme ve sonuç içeren bir yazı arıyorsanız siktirin gidin edebi makaleler okuyun.

Bugün mülakatlarda sıçmayı engelleyecek bir kaç ipucundan bahsedelim istedik...

Öncelikle uygun giyinin, traş olup bebek götü gibi parlamayın, berbere sakalınızın bakımını yaptırın.
Mevsime uygun bir takım elbise seçin; kışın ortasında krem rengi, açık parlak renk gri ile görüşmeye gitmeyin...

Görüşmeye vaktinde gidin! (Yok sa iner ya da ıslaklığı geçer... bilmem anlatabildim mi?)
(Aaa ne ayıp şey yazmış bu küfürbaz İK)

Kesinlikle randevunuza 1 saat önceden gitmeyin gıcık olurular, hele ki öğlen görüşmesine sabah vaktinde gideyim demeyin... (Izdırabınızı sikeyim diye küfür yemek istemiyorsanız dinleyin.)

Mülakat esnasında...

Adam/Karı size soruyu sordu, kıvırtmadan, dolaylamadan cevap verin.

(Adama/Karıya neden işten ayrıldın veya neden ayrılmak istiyorsun diyoruz kezbana ya da apaçiye bağlıyor... Hayat hikayesi anlatıyor.)

(Onun yerine ücreti az, yöneticim ile anlaşamıyorum. Kıdem ortalaması çok yüksek terfi almam için epey beklemem gerek vs. söyleyin. Sikişten usanmış adama tutupta aşama aşama sikiş anlatmayın yani...)

Rol yapma sorularında ise sakın Bavyera Hatunları gibi "ıhhh liieee ohhhh" porno film rolü kesmeyin. Düzgün cevap verin. Kendiniz gibi cevap verin... Sen sabrisin trivera ortası açmayı denememelisin.
(Aman bu soruları soracak 3-5 İK'cı var ya da yok,  rahat olun)

(CV'YE SAKIN AMA SAKIN REFERANS İSTEĞE GÖRE VERİLECEKTİR YAZISINI EKLEMEYİN... Yazanın ızdırabını sikerim! )

İŞ İÇİN NEDEN UYGUN OLDUĞUNUZU TEKRAR TEKRAR ANLATMAYIN...

Gelelim ücret beklentisine

Mantıklı olun... amcıklık ya da yaraklık yapmayın 3500 alıyorsanız 1000 tl den daha fazla bir ücret farkı talep etmeyin...

Bitişte ise sakın ama sakın nasıldı diye kezban düdüklemiş 2. millisini olmuş, özünde iyi aile çocuğu olan taze oğlan sorusunu sormayın...

Hadi bakalım kolay gelsin.

Patronlarınıza selam söyleyin...

Hele Sen gözlüklü en çok selamı sen söyle.!!!



2 Aralık 2014 Salı






Yazasım kaçtı ama sövesim var...

Kimlere söveceğim...

  • Saatlerce yazıcıyı işgal edenlere
  • Mesai saatinde dizi - film izleyen veya oyun oynayan ben çok rahatım mesajı verenlere
  • Saatlerce çalışıp ortaya çıkardığın işe fotodaki bakış açısıyla bakan yöneticiye
  • Bulunduğu konumu kendi daşşağından çok tarikatına , cemiyetine borçlu olan herkese
  • Akşam sevişip işe boynu morarmış, bunuda sürekli ifşa eden  fırlama bey çalışana da sövüyorum...
  • Akşam sevişip ayak parmağındaki ojesi çıkan, dalgın dalgın etrafa bakan gecesini unutamamış çıtır ablaya da sövüyorum...
  • Mesai bitsede akşam kop kop yapalım diyen çalışana sövüyorum...
  • Grup çalışmalarında ortaya rokko siki gibi çıkıp ben yaptım diyen çalışma arkadaşına acayip fazla sövüyorum...
  • Bütün gün siyaset konuşan, patronla aynı cemaat veya cemiyetten olan torpilli adama da sövüyorum...
  • İş kolik olup, ayağı kopsa işe gelecek olan  menapoz ablaya ve andropoz abiye epeydendir sövüyorum...
  • Anadolunun bağrından kopmuş kezboşun ilk sevgili buluşundaki uçuş tavırlarıyla diğer hatuni şahanelere triplenip ortamın amına koymasına da kılım ve çok sövüyorum...
  • Mesai saatleri içinde namaza gidip yaklaşık 1 saat gelmeyen ve buna vicdan hürriyeti diyen sözde muhafazakar emmiye de sövüyorum..
  • Ramazan ramazan ipnelik olsun diye su içen, ay niye aç kalıyorsunuz diyen dallamaya da sövüyorum...
  • İşe gelirken ve işten çıkarken servisi bekletmeyi adet edinmiş am/yarak kafalılara çok çok çok sövüyorum...
  • Sürekli depresyonda olan iş arkadaşıma da sövüyorum...
  • Her gün karısını, kocasını arayıp rapor veren rapor isteyen çalışanlara acayip sövüyorum...

Kısaca alayınıza sövüyorum...



1 Aralık 2014 Pazartesi

Hepimizin Derdi Aynı Aslında: Performans Yönetimi!







Nasıl başlasam bilemiyorum, biz zavallı profesyonellerin performans konusudan oldukça hakkı yenilmiştir. Bunun başlıca sebepleri vardır. Çoğu zaman am/yarrak kafalı yöneticinin birkaç kritere takılmasının yanı sıra bizlerin de salaklıkları eklenince doğal olarak hakkımızın yenilmesi de kaçınılmaz olmuştur. 

Ne salaklığı lan diyeceksiniz? Ne salaklığıymış yazayım.

Birinci salaklığımız, anarşist ruhumuzla hareket ediyoruz, yöneticiye sebepsiz bir şekilde mesafeliyiz.(Sana ipnelik yapmayan göt bin yaşasın, her zamanda götlük yapmıyordur ya...) Yani yönetici ile iyi ilişki kurmak yalakalık değildir mantığı bizde işlemiyor. Sonra iletişim odaklı senden yeteneksiz arkadaşın performansta senin ebeni doğurtcağına bin pişman ediyor.

Pişmanım; bende iletişim odaklı olacağım... diye kezbanların yaşadığı ilk cunnilungus orgazmı gibi ağlama sakın... Heleki pişmanlıktan ağladım numaralarına hiç girme... 

Ihım hım... 

Nerede kalmıştık.

İkinci salaklığımızda kalmışız..

Evet salak gibi reklam yapamıyoruz böyle fıtratın ta çırasını sikeyim... Malesef mandingonun yarrağı gibi keşfedilmeyi bekliyoruz. İşimizin kalitesini göstermek ortaya çıkan işi övmek nedir bihaberiz. (Burayı kezbanla bitirmeyeceğim... )

Reklam yapamamızın nedeni taaa çocukluğumuza kadar dayanmaktadır. O konuya da başka zaman girsek iyi olur.

Gelelim sonuca; kuzucuklar elbette performansı değerlendirecek yöneticinin çok büyük önemi var. Skor kültürünün olmadığı bir yerde, reklamcı kazanır. (Gavur yukarda bir resim paylaşmış) Size tavsiyem karşı ne kadar reklam yaparsa yapsın, eğer ki işinizde düzgün iseniz, olumsuz geri bildirim almıyorsanız kesinlikle olumsuzluğa düşmeyin.



Son söz yöneticiye; 

Haticeye değil evladım, neticeye zamazingola. 

Alayınızın patronuna selam ederim...

Haaa birde Atasözü koyayım...

İş arkadaşınızın karakteri "Bay Ben Yaptım" , yöneticinizin de "Vay Adamım" karakteri ise sizlere geçmiş olsun arkadaşlar.